sevdam bir inci

Dolu dolu gözlerimde parladın inci tanem Sevdan bir kor yüreğimde hep yandı inci tanem
Şu yaralı gönlümün dermanıdır sözlerin Dermanısın vuslata hasret olan güllerin
Sevdasısın bugünlerin,yarınların,dünlerin İsmini bu deli gönlüm hep andı inci tanem Sevdanla bu yüreğim hep yandı inci tanem

Hicran ateşiyle hep yansam da için için Şikayetçi değilim çekerim senin için
Nedeni yok bu sevdanın sorulmaz ki ne için Ezelden yazıldı gönlümüze bu sevdan inci tanem

Dolu dolu gözlerimde parladın inci tanem Sevdan bir kor yüreğimde hep yandı inci tanem

24 Eylül 2009 Perşembe

Kubbet-üs-Sahra



Kubbet-üs-Sahra (Arapça: قبة الصخرة Qubbat As-Sakhrah),
Kudüs'te Müslümanlar ve Yahudiler tarafından kutsal kabul edilen kaya üzerine Emeviler devrinde inşa edilen ortası kubbeli sekizgen bina. Yakınındaki Mescid-i Aksa ve Ömer Camii ile karıştırılmamalıdır.

İslam mimarîsinde bilinen ilk kubbeli eserlerden olan Kubbet-üs Sahra, Emevi Halifesi Abdülmelik devrinde 687-691 yılları arasında inşa edilmiştir. Binanın iç yüzeyi ve kubbesi Kur'an sureleri ve çeşitli motiflerle süslenmiştir.

Türk Müslümanlar yaygın olarak yapının içindeki Muallak Taşı'nın havada durduğuna inanır. Ancak bunun yaygın bir hurafe olduğu söylenebilir. Müslüman Türklerden başka bazı Yahudi ve Arap gruplardada aynı inanış vardır. Yahudiler mesih dünyaya geldiğinde insanlara bu kaya üzerinden sesleneceği inanışı hakimdir. Yine müslümanlar Muhammet in bu kaya üzerinden miraca yükseldiğine inanır. Genel olarak israil devleti kubbetül sahrayı başka bir yere taşıyarak bu kaya üzerine kudüs tapınağının merkezi olan kutsalların kutsalını inşaa etmek istemektedir. Ancak Kabe'den sonra müslümanlar için en kutsal ikinci yer olması nedenıyle dinler arası ve siyasi çatışmanın nedeni sayılabilir.

Haçlılar'ın 1099 tarihinde Kudüs'ü Müslümanlardan almasından sonra Kubbet-üs-Sahra kiliseye çevrildi ve binada çeşitli değişiklikler yapıldı. Binanın kuzeyine Hristiyan din adamları için hücreler ilave edildi. Kubbesine haç yerleştirildi, kubbenin altındaki mağaraya ikonalar kondu. 1187'de Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs'ü fethinden sonra Haçlılar döneminde yapılan değişikliklerin büyük bir kısmı kaldırıldı.

Tarih boyunca bölgeye hâkim olan Müslüman hükümdarlar Kubbet-üs Sahra'ya büyük saygı göstermiş, binanın bakımı ve tamiri ile yakından ilgilenmişlerdir. Kubbet-üs Sahra Eyyubi ve Memluk Sultanları tarafından çeşitli tarihlerde tamir ettirildi. Bölge Yavuz Sultan Selim devrinde Osmanlı topraklarına katıldı. Kanuni Sultan Süleyman Kubbet-üs Sahra'yı köklü biçimde tamir ettirdi. Binanın dış cephesini çinilerle kaplattı. Kubbet-üs Sahra, Osmanlı padişahlarından III. Murat, I. Abdülhamid, II. Mahmud, Sultan Abdülmecid Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamid devirlerinde de tamir edildi. II. Abdülhamid binanın zeminini İran halıları ile döşetti. Binanın ortasına büyük bir avize astırdı ve eskiyen çinilerini yeniletti.

11 Temmuz 1927 tarihinde Filistin’de meydana gelen depremde önemli ölçüde hasar gören Kubbet-üs Sahra, Ürdün, diğer Arap ülkeleri ve Türkiye'nin katkıları ile esaslı bir şekilde tamir edildi. Ürdün Kralı Hüseyin 1998'de Kubbet-üs Sahra'nın kubbesinin bakımı ve tamiri için 8,2 milyon dolar bağışladı.

Günümüzde İsrail'deki radikal bir grup Kubbet-üs Sahra ve Mescid-i Aksa'nın başka bir yere taşınmasını ve burada Yahudilerin üçüncü tapınağının inşa edilmesini istemektedir.

Yahudiler, Süleyman Tapınağı’nı kendi inanışlarına göre yeniden inşa etmek istiyor ve tapınaktan kalan Ağlama Duvarı’nda ibadet ediyor.

Müslümanlar ise en kutsal ibadet yerlerinden biri kabul edilen tarihi Kubbet-üs Sahra ve Mescid-i Aksa’da ibadet ediyor ve İslam’ın kutsal mekânlarını korumak istiyor.

1967 Savaşından sonra bölgenin kontrolu İsrail'in eline geçmiştir. O dönemde birçok İsrailli askerî yetkili Kubbet-üs Sahra'nın patlatılarak tamamen yok edilmesi gerektiğini savunmuştur.

Gayrimüslimlerin Kubbet-üs Sahra'ya adım atmaları yasaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder