sevdam bir inci

Dolu dolu gözlerimde parladın inci tanem Sevdan bir kor yüreğimde hep yandı inci tanem
Şu yaralı gönlümün dermanıdır sözlerin Dermanısın vuslata hasret olan güllerin
Sevdasısın bugünlerin,yarınların,dünlerin İsmini bu deli gönlüm hep andı inci tanem Sevdanla bu yüreğim hep yandı inci tanem

Hicran ateşiyle hep yansam da için için Şikayetçi değilim çekerim senin için
Nedeni yok bu sevdanın sorulmaz ki ne için Ezelden yazıldı gönlümüze bu sevdan inci tanem

Dolu dolu gözlerimde parladın inci tanem Sevdan bir kor yüreğimde hep yandı inci tanem

20 Nisan 2010 Salı

MUTLULUK



MUTLULUK

Gerçek Mutluluk, insanın ruhunun ve kalbinin tadacak olduğu mutluluktur. İnsana bu mutluluğu faydalı ilim ve onun güzel meyveleri kazandırır. Bu, durum ve şartlar ne olursa olsun devamlı olan bir mutluluktur. Yani insanoğlunun hayat yolculuğunun üç merhalesi olan; dünya hayatı, kabir hayatı ve âhiret hayatında kendisine eşlik edecek olan bir mutluluktur. İnsanoğlu bu mutlulukla yüksek derecelere ulaşarak olgunlaşır.

Bu,Mutluluk mal ve mülkün kaybedildiği yerde bunların yerini alarak insanı teskin eder. Bu mutluluğu tatmayan ne bunun kadrini bilir, ne de onu elde edebilmek için onun peşine düşer. İnsanların çoğu, biraz sabır ciddiyet gerektirdiği için bu mutluluğu aramayı düşünmezler. Bu saadet (Mutluluk) diğer bütün saadet çeşitlerinin tersine gerçekten büyük ciddiyet ve gayret gerektirmektedir. Zira diğer saadet çeşitleri insanın nasibi ile ilgili olup bazen miras ve hibe yoluyla istemeyene bile nasip olabilir.

İlim mutluluğuna gelince buna ancak gayretli olan, isteğinde ve niyetinde sadık olanlar nail olabilirler.

Kıymetli şeylerin etrafı daima aşılması zor duvarlarla çevrilmiştir. Gerçek saadete ulaşmak için bu saadetin etrafındaki aşılması gereken duvarları aşarak meşakkat köprüsünü geçmek lazımdır. Geçici zevkleri ve rahatı seçenler elbette bu mutluluğa ulaşamazlar. İnsanların çoğu bu mutluluğun lezzetini ve kadrini bilmezler. Şayet İnsanlar bunun kıymetini bilmiş olsalardı bunu elde etmek için en büyük savaşları yapmaya hazır olurlardı. Yukarıda belirttiğimiz gibi, bu saadet yapılması nefse hoş gelmeyen şeylerle çevrilmişdir. ve insanlar zorlukların arkasındaki güzellikleri bilmediklerinden zahmete katlanıp bu saâdete ulaşmayı göze alamazlar. Burada şunu da söyleyelim; bu hedefe ancak Allah’ın fazlı kereminden nasibi olan insanlar ulaşabileceklerdir. Bu nasipte gayret olmadan gelip insanı bulmaz.

Bilinmelidir ki, Allah’a yönelmek saâdetin asıl kaynağıdır. Kaynağını Allah’a yönelişten almayan her türlü saadet gerçek saadet olmaktan uzaktır.Gerçek mutluluğa ulaşmak isteyen kişi bütün sevgisi, itaati, alçak gönüllülüğü, umudu, korkusu, zikri, duası vesaire ibadetleriyle tamamen Allah’a yönelmelidir. Kulun hakikatini oluşturan kalp ve ruh ancak Allah’ı anmakla huzura kavuşur. Allah’ı anmaksızın gerçekleşen her türlü Mutluluk geçici ve eksiktir.


«Kalpte öyle boşluk vardır ki, o boşluğu ancak Allah’a yönelmek doldurabilir. Ve onda öyle bir ıssızlık vardır ki, onu ancak Allah’a iman etmenin lezzeti giderebilir. Yine onda öyle bir hüzün vardır ki, onu ancak Allah’ı bilmenin kazandıracağı sevinç ve gerçek bir ihlas giderebilir, yine onda öyle bir hasret ateşi vardır ki, o ateşi ancak Allah’ın emir ve yasaklarına rıza göstermek, mahşer gününe kadar O’nun kaza ve kaderine sabretmek söndürebilir.»


Biliniz ki, tevhidî inancın ve bu inanç doğrultusunda insanın bilgi, beceri, kültürünü ve ilmini artırmasının insanın mevcut sıkıntılarından kurtulup huzura kavuşmasında büyük önemi vardır. Müslüman, kendisine Allah’ın Resûlünün o huzurlu hayatını örnek almalıdır. Bunun için de onun yaşantısını bize ulaştırmış olduğu ilahi risaleyi iyi bir şekilde bilmeye ihtiyaç vardır. İşte kalplere huzur ve ferahlık veren, ehlini en güzel ahlak ve yaşantıya ulaştıran ilim bu ilimdir.

Bu ilmi kazandıktan sonra ciddi bir şekilde amel etmelisin! 
Seni yaratana tevekkül etmelisin! Hayata gül! 
Hayatı mümin kardeşlerinle paylaşarak mutluluğun zirvesinde olanlarla beraber ol! Unutma ki mutluluğun zirvesine sen de ulaşabilirsin! 
Şayet bir zorlukla karşılaşırsan öncelikle ona gülümse! Kalbinde umutsuzluğa kesinlikle yer verme! Sakın ola ki bağrını yeyip bitirecek olan çekemezlik hastalığına kapılma! 
Bütün iyiliklerini boşa çıkartacak olan hasede düşmeden Allah’ın senin için taksim etmiş olduğu rızka razı ol! 
Şâyet bu yolu takip edersen gerçekten dünya ve âhirette sahihlerin ve ilim ehlinin kavuşmuş olduğu saâdete kavuşacaksın. 
Bu saâdet öyle bir saâdettir ki, şâyet zenginler, makam sahipleri ve sultanlar bu saadetin lezzetini bilseler silah kuşanarak bunu elde etmek için savaşırlardı.

“Dünyada öyle bir cennet vardır, ki o cennete giremeyen âhiret cennetine giremez.”

“Düşmanlarım bana ne yapabilirler ki!? Benim cennetim ve bahçem kalbimdedir. Ben bu cennet ve bahçemle yola çıktım. Onlar beni asla bırakmazlar. Hapsedilmek (Rabbimle) baş başa kalmamdır, öldürülmem şahâdettir, yurdumdan çıkartılmam seyahate çıkmamdır.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder